Hayvancılık Yapan Üretici: Asgari Ücretle Kazanılan Paraya Denk Gelmiyor

(AYDIN)- Aydın’ın Nazilli ilçesinde hayvancılık yapan Osman Ekinci, “Ben bu işletmede 200 ile 250 kilogram arasında süt döküyorum. Bu sütü almak için bu hayvanlara bir buçuk çuval yem veriyorum, bunun maliyeti 600 ile 900 lira arasında değişiyor. Bu hayvanlara 5 paket, 100 kg yonca veriyorum, 600 lira. 2 paket saman veriyorum, 100 liradan 200 lira tutuyor. Gelen süt parası aylık bazda 6 ton, 15 liradan versem 90 bin lira yapıyor. Gider maliyetimizi topladığımızda, veteriner gideri ve diğer masrafları saymıyorum. Bunlar bizim sürekli yaptığımız masraflar ve kalan parayı hesapladığımızda, asgari ücretin kazandığı paraya denk gelmiyor” dedi.

Nazilli’de hayvancılıkla uğraşan Osman Ekinci, süt üreticiliğinde yaşadığı sıkıntıları anlattı. Girdi maliyetlerinin çok yüksek olduğunu belirten Ekinci, bu yüzden şehirde yaşayan asgari ücretli vatandaşın et, süt ve peynire erişiminin her geçen gün zorlaştığını söyledi.

“Biz ülkemiz için üretmek istiyoruz”

Osman Ekinci, şunları söyledi:

Biz bu sütü üretiyoruz, hayvanı besliyoruz. Bu yaptığımız bile ülkenin enflasyon oranını düzenliyor. Biz ister istemez ülkeye bir şeyler katıyoruz. Biz, girdi maliyetlerinin biraz düşürülmesini istiyoruz. Aldığımız yemler çok pahalı. Samanlarımız dışarıdan geliyor, nakliye çok yüksek tutuyor. Su olmadığı için artezyenlere muhtacız. Artezyenler, 2 saatte bir dekar yer suluyor, saati 300- 400 lira arasında, 700 lira para tutuyor. Kuraklıkta ve susuzlukta neler başarmaya çalışıyoruz. Bizler elimizden geleni yapıyoruz. Biz ülkemiz için üretmek istiyoruz. Ben bu işletmede 200 ile 250 kilogram arasında süt döküyorum. Bu sütü almak için bu hayvanlara bir buçuk çuval yem veriyorum, bunun maliyeti 600 ile 900 lira arasında değişiyor. Bu hayvanlara 5 paket, 100 kg yonca veriyorum, 600 lira. 2 paket saman veriyorum, 100 liradan 200 lira tutuyor. Gelen süt parası aylık bazda 6 ton, 15 liradan versem 90 bin lira yapıyor. Gider maliyetimizi topladığımızda, veteriner gideri ve diğer masrafları saymıyorum. Bunlar bizim sürekli yaptığımız masraflar ve kalan parayı hesapladığımızda, asgari ücretin kazandığı paraya denk gelmiyor.

“Çocuklarımız yiyip içemez oldu”

En kötü peynir almaya gittiğinde 300 liradan başlıyor. 17 bin lira asgari ücret alan bir insan kirasını mı düşünecek, çocuğunun yediği içtiği sütü, peyniri mi düşünecek? Çocuklarımız yiyip içemez oldu. Bizler üretiyoruz ki evde yaptıklarımızla çocuklarımızı besliyoruz. Şehir ne yapsın? Bana 14.5 lira çok pahalı deniliyor. Benden alan 400- 500 liraya peynir satıyor. Neden pahalı satıyorsun diye kimse seslenmiyor. Bu sene köyümüzde kurbanlık yapan arkadaşlarımız var. Ellerinde 80- 100 tane düve, dana olanlar ve 50 tane küçükbaş hayvanı olanlar var. Geçtiğimiz zamanlarda bu zamanlarda ellerinde hayvan kalmazken, şu an ellerinde hayvanlar yarı yarıya durmakta. İnsanların alım gücünün zayıflığı üreticiyi zora soktu. Üreten kişi masraf etti, hayvanın önüne yem döktü, 6 aydır bakıyor. Bu arkadaşlar da perişan.”